Başlangıçta onlar demiryolu çocukları değildi. Sadece ünlü hokkabazları, çiçek bahçelerini ve Madam Tussaud'daki balmumu heykelleri görmeye gittikleri zaman trene binerlerdi. Bir banliyöde oturan çocuklardı. Anne ve babalarıyla birlikte kırmızı tuğladan yapılmış, ön kapısı renkli camlı, güzel bir evde yaşıyorlardı. Evin dar holünün zemini mozaikti. Banyodaki musluklardan hem sıcak, hem soğuk su akıyordu.Bahçeye açılan canlı bir kapısı olan bu evin büyük bölümü beyaz boyalıydı. Emlakçıların dediği gibi, evde her türlü konfor vardı.