"Toprağın tozunu soluyor; böceklerin, bulutların, dağların ölü aydınlığını ruhuna doldurarak...
Ağacın dibine yığılıp kalıyor sersem gövdesi. Hiçbir dayanağı olmayan ömrünün hüznü titretiyor yüreğini.
. Kan çekilmiş dudaklarının karanlık boşluğundan, "Suuu... Suuu..." diye tekrar eden kelime dökülüyor. Alev alev yanıyor, bedeni, ayakları, avuç içleri. Yaka düğmesini açmak istiyor. Açamıyor. Nefesi sıklaşırken su hızıyla etten bir film şeridi akıyor gözünün önünden... İlkokulda derse geç kalışını, küçük erkek kardeşini sırtında taşımasını, terlikle okula gidişini, babasının annesinin saçlarından çekip duvara savurmasını, ablasının yedinci doğumuna dayanamayan bedeninin cansız uzanışını.