Tüm sanat dallarından beslenerek çok güçlü bir sanat dalı olan, aynı zamanda da kültür endüstrisinin etkili bir unsuru olarak büyük önem taşıyan ve geniş kitleleri etkileyen bir dili olan sinema, toplumsal cinsiyet sınırlarını aşmayı sağlayabilecek en güçlü silahlardan birisidir. Majör sinema, her ne kadar iktidarın yeniden üretildiği önemli bir alan olarak da karşımıza çıksa, içinde yaşamak durumunda olduğumuz egemen heteroseksist kapitalist sistemin sorgulanmasına olanak sağlayarak söylemsel bir dönüşüme neden olan bir sinemadan da bahsetmek mümkündür. Oldukça etkili bir araç olan sinemanın, sistematik bir şekilde analiz edildiğinde ortaya çıkan sonuçlarının yeni söylemler ve yaşam alanları açmasına katkıda bulunması bakımından da önem taşıdığına inanarak, bu çalışmada arzunun iktidar ile olan ilişkisini göz önünde bulundurarak, Ferzan Özpetek sinemasının analizi üzerinden egemen heteroseksist kapitalist sistemde yaratılan kırılmayı resmetmeye çalıştım...