Küçük, zarif, şipşirin, minicik bir kızdı, ama öylesine yoksuldu ki, yazın çıplak ayakla geziyor, kışınsa ayaklarını yara yapan kaba takunyalar giyiyordu.
Oturdukları köyde, ihtiyar bir ayakkabıcı vardı. Kırmızı, eski deri parçalarıyla elinden geldiğince uğraştı ve küçük kıza bir çift küçük ayakkabı yaptı.