Sibirya'da soğuk, insanı biraz da tutsaklık acısından üşütür. Tabiatın alabildiğine büyüdüğü bir bütünlükte insanlar istese de istemese de yadırganan bir küçüklüğün havasını teneffüs ederler. Masalların devleriyle insanları arasındaki ölçüyü andıran bu hava açıkça belli olmasa bile, korkudur. Ve Sibirya, ister o bitmek tükenmek bilmez büyüklüğünde yaşamış olsun, ister orayı uzaktan tanıyın veya duyun, bu saklanmış korkuyu sizde her zaman uyandırmağa hazırdır. Çünkü üzerinde yürüdüğünüz düzlük ölçüsüzdür, tırmandığınız ve sizi o ölçüsüz düzlükten kurtaracağını sandığınız engebeler bir başka biçimde ölçüsüzdür; ormanını aklınız, tundrasını havsalanız almamağa başlar. Ne kadar haşır neşir olursanız olunuz Sibiryayla, Yenisey'den Selenga'ya kadar bir acaip çağıltıda sanki yüzyılları akıtıp götürdüğü ve sanki daha bir nice bin yüzyılı sürükleyip getirdiği sanılan suları beyninize ummanlar doldurur...