Henry Lee, biz zamanlar Seattle'ın Japon mahallesinin giriş kapısı olan Panama Oteli'nin dışında toplanmış bir kalabalıkla karşılaşır. Yıllardır kapalı olan otelin yeni sahibi otelde inanılmaz bir keşif yapmış ve 2. Dünya Savaşı sırasında toplama kamplarına gönderilen Japon ailelerin sakladıkları eşyaları bulmuştur. Henry etrafına bakınırken, otel sahibinin elinde tuttuğu şemsiyeyi açtığını görür.
Bu basit hareket Henry'nin dünyasının karmaşa ve heyecanla dolu olduğu 1940'lı yılları ve kendini Çin'deki savaşa kaptırmış olan Henry'nin Amerikalı gibi yetişmesini isteyen babasını hatırlamasına sebep olur.