20. yüzyılda yaşanan küresel gelişim ve değişimler, çalışma hayatına da damgasını vurarak çalışma ilişkilerinde belirgin değişikliklere yol açmıştır. İşgücünün yapısında gözlenen belirgin değişmeler, mavi ve beyaz yakalıdan, gri ve altın yakalılara doğru olmuştur. Bunun anlamı daha önceleri kol gücüne dayalı iş ve mesleklerin yerini, bilgi ve yaratıcılığın gerektirdiği mesleklerin almasıdır. İşgücünün yapısındaki bu değişimler, yönetimin temel fonksiyonları arasında psiko - sosyal öğelerin de yer almasına ol açmıştır. Böylece kişisel gelişimlerine önem verilen, istek ve beklenrilerinin karşılanması hedeflenen çalışanlardan daha fazla verimlilik ve örgütsel bağlılık beklenir olmuştur.