"Aşk gibi gelir ölüm, apansız, zamansız ve umarsız...
Aşk ve ölüm gelince, düşler, hevesler, nefesler kördüğüm olur. Hışım gibi bastırır her ikisi de. İşler dörme döküm kalır. İkisinden de kaçış yoktur!
Aşkın ve ölümün kara devesi kapımıza çökünce anlarız, hayat ne tatlıymış, dünya ne tılsımlı... Ve her şeyin bittiğini sanırız. Ya daha yeni başlıyorsa?..." diyor Kilimci. Savaşların ve her dilden ölümün, son yüzyılda bu topraklarda yaşananların hikâyesini keskin bir gülmece diline yaslanarak anlatırken. Ölümse önümüzdeki, gülmek nesi, demeli, ölmek gülmek bir çıkın içinde. Kilimci öte dünyayla bu dünya arasında gide gele, güle güldüre, öle öldüre öyle bir anlatıyor ki, zaman denen o sonsuz çarkın içinde savrularak bir dansa koyulmanız kaçınılmaz oluyor, Heraklitos eşliğinde:
Panta rei, her şey akıp gider. İş şıkır şıkır akıp güzel iz bırakmakta. Altun Hatun'un ahiret sorgusunu, Ermeniyi kim kestiği, iki dünya arasında sır ve söz taşıyan arzuhalciyi, Efes aşk evinin ecesi Halikiya'yı, kuvvacı Ezel Hanım'ın müsü tabibe sevdasını, armuda hücumu, Gırnatacı Üseyn'i, Adolf Üzeyir'i, Sultan Aziz'in sırrını, her milletten kahramanlarını söyletirken yalan ve sahi dünya insanlarını, destancısı, paşası, düşücüsü, umutçusu, armutçusu, top konsolusu, sayın işkencecisi, Abıhayat'ın karadaki yakamoz içinde Rum kocası ve Ermeni âşığı olmadan bir başına ettiği dansı şiir tadında anlatırken, diyor ki sanki: "Yaşamak görkemli bir dans. Hayat kısa, ölüm uzun. Biz hayattan konuşalım, aşktan ve güzel insan olabilmekten...
Detay Bilgileri |
Dil | Türkçe |
Basım Tarihi | 2006 |
Yazar | Ayşe Kilimci |
Sayfa Sayısı | 287 |
Kağıt | 2. Hamur Kağıt |
Kapak | Karton |
Basım Yeri | İstanbul |
Baskı Sayısı | 1 |
Ebatlar (YxG) | 14x20 cm |
Isbn No | 9789752107595 |