Primo Levi, İkinci Dünya Savaşı’ndaki kişisel tanıklıklarından, acı deneyimlerinden de yola çıkarak, bir “Yahudi Partizan” grubunun Sovyet topraklarından Polonya topraklarına oradan da yenik Almanya’nın topraklarına uzanan, savaşın izin verdiği ölçüde “insanî” yürüyüşünü anlatıyor bu uzun romanda. Savaş bittiğinde, arkalarında bıraktıkları topraklar vardır ama arkalarında bıraktıkları bir ülkeleri yoktur artık.