Okumayı sevenler için yaptığı diğer işler bir yana, iyi bir yazar sevgili Mustafa Kıran. Ama yazmaya başladı mı "'bir' yazmıyor, 'iki' de diyemiyorum, doğrusu 'ikiz' yazıyor. Aslında hayatta yaptığı en önemli işin de bu olduğunu söylüyor. (Yıllarca, tam 18 yıl çocukları olmamış Ergül ve Mustafa'nın. Olunca da bir olmuş, hayır hayır bir değil, iki erkek birden evlerini şenlendirmiş!) Şimdi Alp ve Doruk 7 yaşındalar. İkiz olduklarına göre başka türlü olamazdı ki zaten... Fakat hikâyemizin en güzel ve ilginç yanı şu; ikizlerin iki kitap süresince altmışına merdiven dayamakla uğraşan babalarının bazı, hatta birçok mizahi ve felsefik özelliklerini onun elinden almaları. Açıkçası ikisi de 'baba gibi' olma isteğinde... İyi, hoş da peki baba Mustafa da o 'ikizlerden biri' olmak isteyince... Hah işte, şu anda elinizdeki, ya da biri elinizdeki, öteki masanızdaki iki kitabın yazılma nedeni de bu ya... Baba Mustafa ikiz çocukları gibi olmak, o kadroya girerek dünyaya oradan bakmak istiyor sanki... İkiz erkek kardeşlerin de babaları gibi olma dileği var. İş karışık anlaşılan. Fakat okuyunca seveceğinize inanıyorum. Hangisini mi? İkizlerin esiniyle yazılmış iki baba kitabını da soluk almadan okumaktan başka çareniz yok... Halit Kıvanç dedeleri olarak Kıran ikizlerini sevgiyle bağrıma basarken, babalarının eseri ikiz kitapları da seveceğinize inanıyorum. Sakın Ergül Anne'nin 'üçüz' emeğini de alkışlamayı unutmayın! İkiz erkek çocukları, bir de baba.. Alın size üç yaramaz çocuk! Gelin itiraf edelim. Yavru Kıran'lara mutlu ve çok uzun ömürler. Anne ve baba Kıran'lara hem çocuksu güzellikler, hem gülmecenin tatlı yüzü, hem de felsefe olgunluğu ile dolu nice yıllar. İkiz kitaplarda da bunları okuyacak, belki siz de bundan sonra Mustafa'nın ısrarla üzerinde durduğu 'çocuksu düşünce modeli'yle yaşamınızı kaldığı yerden sürdürmeyi isteyeceksiniz.