Mollalar rejiminin idama mahkûm ettiği İranlı yazar Freidoune Sahebjam, 11. yüzyılın üç önemli kişiliği olan Hasan Sabbah, Nizamülmülk ve Ömer Hayyam'ın efsane öğesi karışmış yaşamlarını ele alıyor. Öykünün merkezinde 1124 yılında Alamut Kalesi'nde ölen ve tarihin en tartışmalı kişiliklerinden birisi olan Hasan Sabbah var. Kimileri onu “dinsel inaçları uğruna cinayetler işleyen bir katil” ya da “cani” olarak, kimileri de “önemli bir muhalif” ya da “askeri bir deha” diye tanımlamaktadır.
İsmailîye mezhebini benimseyen Hasan Sabbah'ın, tarikatın etkin ismi haline gelip Alamut Kalesi'ne yerleştiği ve haşhaş verdiği müritlerine cinayetler işleterek Batıniliği yaydığı ileri sürülür. Haşhaşiler adı verilen silahlı müritleri, tarihin belki de gelmiş geçmiş en acımasız örgütünün büyülenmiş neferleridir. Selçuklu sultanı Melikşah'tan vezir Nizamülmülk'e, ordu komutanlarından emirlere, kadılardan tüccarlara kadar binlerce insanı suikastlarla ortadan kaldırmışlardır. Freidouna Sahebjam, kendisine "ihtiras"ı temel almış bu acımasız ve gizemli kahramanın tarihi kişiliği çerçevesinde yarattığı romanını, aynı zamanda günümüzün ve geleceğin "fanatik" kuşaklarının simgesel romanına da dönüştürüyor.