Evimin yakınındaki kırlığa doğru yürüyüp, biçim zamanı gelmiş bir yulaf tarlasının kıyısındaki ahlat ağacının gölgesinde oturdum. Bir üveyik kanat çırptı, mavide bir benek tadı bırakıp, uçup gitti. Akdağ'dan esen yelle incecik öten binlerce çan: Yulafın sesi. Sergey Yesenin şiirlerinden söz eder yulafın sesinden. İmgelemimden sıra sıra turnalar gibi dizeler geçiyor.