"Ölüme değil, hakikate bakıyoruz. Aşkta olduğu gibi yazıda da kendimiz için ölüp yine de yaşıyoruz. Ölümsüzlüğe ve hiçlikten de beter bir şeye dönüşüyoruz. Kendimizi hakikatleri duyabilecek hale getiriyoruz. Kendimizi onları anlatacak hale getiriyoruz. Yüreklerimiz konuşuyoruz."
Nathan Staples, bir adadaki yazarlar kolonisinde yaşamaktadır ve kendini yok etmek için elinden geleni yapan, tükenmiş bir yazardır. Yıllardır uzak olduğu karısı Maura ve en son 15 yıl önce gördüğü kızı Mary ile yeniden bir araya gelebilme hayalleri kuran Nathan, bir yolunu bulur ve kızı Mary'yi adadaki yazarlar kolonisine getirtir. Amacı, Mary'yi yazarlığı öğretmek, babasının ölmüş olduğunu sanan kızına kim olduğunu açıklamadan onun sevgisini kazanmaktır. Ama birbirinden ilginç yazarların yaşadığı koloniye Mary'nin katılmasıyla, olaylar Nathan'ın hiç de hesaba katmadığı biçimde gelişmeye başlar.