Çocukluğumda annem beni yıkarken başımdan aşağı döktüğü son suyla birlikte 'ağrını acını alsın' diye bir şey söylerdi. O günden beri suyun hem bedenimi hem de ruhunu temizlediğine inanırdım... Zamanla anladım ki insanın bedeni su ile temizlense de ruhunu ve kalbini hiçbir su temizlemiyor... Öyle olsa bu kadar ağrının ve acının içimde ne işi vardı... Düşündüm de, hangi suydu acaba bedenimi yıkarken içime ağrılarını ve acılarını bırakarak kaçan...
Sevgili Milena, bana böylesine işkence etmen için ne yaptım? Bugün gene mektup yok; ne ilk postadan, ne de ikincisinden. Bana acı çektiriyorsun! Senden bir yazılı sözcük beni mutlu ederdi. Ama artık senden haber alma umudunu yitirdim. Bana susarak söylediğin "elveda"yı ben de yinelemek zorundayım. Postaya verilmesin diye bu mektubun üstüne bedenimi kapamak isterdim; ama bunun postalanması gerek. Bundan sonra mektup beklemeyeceğim. Franz Kafka/Milena'ya Mektuplar