Çok eski zamanlarda, uzak ülkelerden birinde, ihtiyar bir balıkçı varmış. Yaşlı adam karısı ile birlikte, okyanusun kenarında küçük bir kulübede yaşarmış.
Çocukları olmamış. Bir tek komşuları bile yokmuş. Bu ıssız yerde yapayalnız yaşamlarını sürdürüyorlarmış.
İhtiyar adam balıkçıymış. Bütün günü balık avlamakla geçirirmiş. Havanın bozuk olduğu günler balığa çıkmaz, evinde oturur, balık ağlarını onarırmış. Karısı ise hiç durmadan yün eğirirmiş. Balıkçı, tuttuğu balıkları ve karısının eğirdiği yürleri, oradaki en yakın köye gidip pazarında satarmış. Kazançlarını bu işle sağlıyorlar, gül gibi geçinip gidiyorlarmış.