Ve Tanrılar Mahşere İndilerZeus'un sağ yanında Hermes, sol tarafında ise Apollon oturuyordu. Diğertanrı ve tanrıçalar gürültülü seslerle birbirleriyle bir şeyler konuşuyorlararada bir kahkaha atıyorlarken Hermes hiç de alışılmamış bir şekilde üzüntülü bir yüz şekliyle oturuyordu. Baştanrı Zeus, Hermes'teki budeğişikliği anlamıştı.
"Niçin böyle neşesiz duruyorsun Hermes?" diye sordu Zeus. "Şölen boyunca görmedim yüzünün güldüğünü. Seni derin düşüncelere, ağırkederlere sürükleyen nedir?" diye sordu.
Hermes:
"Siz de benim gördüklerimi görseydiniz keder duyardınız, içiniz kanağlardı Zeus Baba!"
Zeus:
"Bu nasıl bir üzüntü ki, Apollon'un Altın Lir'i, güzel sesli Musalarınşarkıları bile güldüremiyor senin yüzünü?"
"Dün Okenaos'un kıyılarında gezerken suların kaynadığını, kayalarınyandığını gördüm. Güneş Tanrısı Helios, göklerde değil, yerlerde geziyorgibiydi. İnsan çığlıkları duydum, bitmeyen iniltiler ve acı dolu seslerişittim, feryatları gökleri saran insanlar: 'Hey Tanrılar, kurtarın bizi!' diyeyakarıyorlardı sanki... Ölmek istiyorlardı. Dayanılması mümkün olmayan işkenceler altında ölmek isteyen, ama ölemeyen insanların acı dolu çığlıklarıydı bunlar! Ve kendimden utandım Zeus Baba! Acımasız birilahın vahşetlerine karşı gelemediğim için... Utandım tanrı oluşumdanbile! Her zaman gülümseyen yüzümün solgunluğu bundandır." Diyecevap verdi Hermes.
Zeus, Hermes'in bu kinayeli sözleriyle ne demek istediğini anlamıştı."Sana defalarca söyledim Hermes, ikaz ettim seni, insanlarla ve akıbetleriyle ilgilenmiyorum diye! O ilgiler eskidendi... Ne diye insanlartanrılardan bilir her şeyi? Oysa kaderin dışında acı yağar başlarına, kendikendileri, kendi taşkınlıkları yüzünden."
Zeus'un sağ yanında Hermes, sol tarafında ise Apollon oturuyordu. Diğertanrı ve tanrıçalar gürültülü seslerle birbirleriyle bir şeyler konuşuyorlararada bir kahkaha atıyorlarken Hermes hiç de alışılmamış bir şekildeüzüntülü bir yüz şekliyle oturuyordu. Baştanrı Zeus, Hermes'teki budeğişikliği anlamıştı.
"Niçin böyle neşesiz duruyorsun Hermes?" diye sordu Zeus. "Şölen boyunca görmedim yüzünün güldüğünü. Seni derin düşüncelere, ağır kederlere sürükleyen nedir?" diye sordu.
Hermes:
"Siz de benim gördüklerimi görseydiniz keder duyardınız, içiniz kanağlardı Zeus Baba!"
Zeus:
"Bu nasıl bir üzüntü ki, Apollon'un Altın Lir'i, güzel sesli Musalarınşarkıları bile güldüremiyor senin yüzünü?"
"Dün Okenaos'un kıyılarında gezerken suların kaynadığını, kayalarınyandığını gördüm. Güneş Tanrısı Helios, göklerde değil, yerlerde geziyorgibiydi. İnsan çığlıkları duydum, bitmeyen iniltiler ve acı dolu sesler işittim, feryatları gökleri saran insanlar: 'Hey Tanrılar, kurtarın bizi!' diye yakarıyorlardı sanki... Ölmek istiyorlardı. Dayanılması mümkün olmayan işkenceler altında ölmek isteyen, ama ölemeyen insanların acı doluçığlıklarıydı bunlar! Ve kendimden utandım Zeus Baba! Acımasız birilahın vahşetlerine karşı gelemediğim için... Utandım tanrı oluşumdanbile! Her zaman gülümseyen yüzümün solgunluğu bundandır." Diyecevap verdi Hermes.
Zeus, Hermes'in bu kinayeli sözleriyle ne demek istediğini anlamıştı."Sana defalarca söyledim Hermes, ikaz ettim seni, insanlarla veakıbetleriyle ilgilenmiyorum diye! O ilgiler eskidendi... Ne diye insanlar tanrılardan bilir her şeyi? Oysa kaderin dışında acı yağar başlarına, kendi kendileri, kendi taşkınlıkları yüzünden."
Detay Bilgileri |
Dil | Türkçe |
Basım Tarihi | 2014 |
Yazar | Halit Şener |
Sayfa Sayısı | 280 |
Kağıt | 2. Hamur Kağıt |
Kapak | Karton |
Basım Yeri | İstanbul |
Baskı Sayısı | 1 |
Ebatlar (YxG) | 14x20 cm |
Isbn No | 9786055161828 |