Biz insanlar, yaşam denilen mozaiğin içinde farklılıklarımız ve hikâyelerimizle var oluruz. Yaşamın tümü içinde birey olarak önemli değiliz. Öldüğümüzde boşalan yeri hemen başka bir birey doldurur, mozaik bozulmaz. Ama hikâyelerimiz ölmez ve kaybolmaz; anılarda, parça parça da olsa insanlığın deneyimi olarak yaşar durur. Avukatlık yaşamım süresince yüzlerce dosyada, yüzlerce insanla tanıştım. İzin verdikleri ölçüde yaşamlarına girdim, hikâyelerini dinledim ve bu hikâyelerinin bir parçası da ben oldum. Kiminden çok etkilendim, kimini çok sevdim, kiminden yaşam dersi aldım. Zaman geçtikçe bu dosyalardaki insanlar, yaşamlar ve hikâyeleri benim hafızamdaki süzgeçten ister istemez süzüldüler. Kalanlar beni en çok etkileyen, en çok sevdiğim ve yaşam dersi aldığım insanlar ve onların hikâyeleri oldu. Yaşamı sırtlayıp götüren, mozaiğin parçaları olan, sizin, benim gibi sıradan insanların sıradan hikâyeleri. Okuyan bu hikâyelerin içinde kendinden kırıntılar bulursa, ne mutlu bana. -Rezan Özger-