Fakir bir babanın, üç oğlu vardı. Büyük oğlunu, dişinden tırnağından artırarak eğitime göndermişti. Bunu, ilim adamı yapacaktı. Küçük oğluna ise ileride kendi dükkanını bırakacaktı. Ortanca oğluna gelince, buna verecek hiçbir şeyi kalmıyordu. Hatta buna bir ad bile koymamıştı. Önemsizliğini göstermek için, onu hep 'Keloğlan' diye çağırırdı. Böylece, bütün mahalleliler arasında onun adı 'Keloğlan' kalmıştı.
Keloğlan, henüz yedi yaşındayken, ekmeğini elinin emeğiyle kazanmaya başladı. Hamallık, kahveci yamaklığı, aşçı çıraklığı, ayak satıcılığı gibi birçok işlere girdi. Eline pek az para geçebiliyordu.
Detay Bilgileri |
Dil | Türkçe |
Basım Tarihi | 2010 |
Yazar | Ziya Gökalp |
Sayfa Sayısı | 142 |
Kağıt | 2. Hamur Kağıt |
Kapak | Karton |
Basım Yeri | İstanbul |
Baskı Sayısı | 1 |
Ebatlar (YxG) | 14x21 cm |
Isbn No | 9799759088469 |