Güçlü kalemi ve ifade yeteneğiyle edebiyatımızın duyarlı yazarlarından Mehmet Atilla, yepyeni kitabı Yapboz Çocukları'nda umudun, mücadelenin ve dayanışmanın iç içe geçtiği ürkek yaşamları, hasıraltı etmeye alıştığımız önemli sosyal gerçeklere değinerek anlatıyor. Anadolu'nun görkemli kültür ve sanat yapılarından Aspendos yakınlarında bir yerdeyiz... Tarihe tanıklık etmiş binlerce yıllık bu bereketli topraklar şimdilerde büyük bir insanlık ayıbıyla karşı karşıya. Her yer tarım işçilerinin kurduğu çadırlar, karın tokluğuna çapa sallayan ırgatlar ve okullarından koparılıp tarlalarda çalışmaya zorlanan "çocuk işçiler"le dolu...
Halası ile yaşam mücadelesi veren Rojin, çocukluğunu unutup erken yaşta hayata atılan bu çocuk işçilerden biri. Gün boyunca, güneşin alnında, teri toza bulanana kadar çalışan Rojin'i yaşama bağlayan tek şeyse yıllar önce babasının beraberinde götürerek izini kaybettirdiği küçük kardeşi Revan'a yeniden kavuşmak. Peki, ama nasıl? Onu bulabilmek için elinde olan tek bilgi, Revan'ın İzmir'deki bir hastanenin önünde mendil veya simit sattığı... Neyse ki Rojin bu zorlu mücadelede yalnız değil. Ona yol gösteren 222 yaşında bilge bir hamisi ve onu kardeşiyle buluşturabilmek için hiç durmadan Aspendos'tan İzmir'e kanat çırpan güzel dostları var.
Zaman akıp Rojin günden güne hayaline yaklaştıkça toplumun kanayan yaraları derinleşiyor. Zorlu şartlarda hayata tutunmaya çalışan çocuk işçilerin varlıkları daha da belirginleşiyor. Kötü bir yapbozun parçaları gibi sağa sola savrulan bu küçük hayatların kursaklarında kalan yaşama sevinci kalplerimizde adeta düğümleniyor... Toplumsal konulara hassasiyetiyle tanınan ödüllü yazar Mehmet Atilla, yaşlı bir zeytin ağacı ile dallarına konan yardımsever kuşların ağzından dile getirdiği bu romanını, ufuk açıcı şiirlerle renklendirerek, birbirinden ayrı düşmüş iki kardeşin yürek burkan buluşma öyküsünü etkileyici bir üslupla aktarıyor.