Neden yaşadıklarını anlamaya çalışan üç adam... İnsana dokunan maharetli bir anlatım ve kederli bir mizahla resmedilen kibirli, kibrinden pişman olan erkekler ve sadakatsiz hayalleriyle kadınlar... İtaat ve isyanı anlatan, zamanı arayan, Kalenderileri konuşturan bir Anadolu romanı. İpek kadar yumuşak ve ipek kadar güçlü...
“Şundan dirim böyle: Sinâğih vızıltısı arınınkinden incedir. Bebenih sesi anadan, avradıh sesi herifden. Bir farenih kemirişine bak, bir de inâğihkine. Bundan şuha varırım ki, gôğde iriyise hareket yavaşdır. Hareket yavaşısa zaman da yavaşdır.”
“Ya Allah’ıh zamanı?”
Kalenderiye, üç ayrı dönemde geçiyor, her biri üçer günde yaşanan üç bölümden oluşuyor. İnsani zaafları, şaşırma ve irkilme hissiyatını, hakikati ararken ölümün kıyılarında dolaşan insanları, iyiliği ve utanmayı hatırlatıyor. Gürsel Korat, Zaman Yeli ve Güvercine Ağıt romanlarında olduğu gibi yine bir Kapadokya hikâyesi anlatıyor. Özgün deyiş, mecaz ve lehçeler kullanan Korat, memleket edebiyatının özgün sesli bir anlatıcısı olarak yazarlık yolculuğunu sürdürüyor.
Kalenderiye, Gürsel Korat’tan bugüne ve yarına seslenen bir roman.
2009 yılında ilk defa verilen "Notre Dame de Sion Edebiyat Ödülü" ne layık görülmüştür.