Ahmet İsvan'ın bu kitabı, aslında iki kitap. Bir kere, bir roman: Ütopya dediğimiz ulaşılamaz şeyin bal gibi ulaşılabilir, gerçekleştirilebilir olduğunun romanı. İstanbul gibi zıvanadan çoktan çıkmış bir metropolün; dürüstlük, adalet ve hukuku elden bırakmadan bal gibi yönetilebileceğini, yönetildiğini anlatıyor bu roman. İkinci olarak, bir öykü: Böyle bir şeye cüret eden bir adamın burnundan her şeyin nasıl fitil fitil getirildiğinin öyküsü. Dürüstlükten, adaletten ve hukuktan ayrılmamak yüzünden bir İstanbul belediye başkanının bir yandan kendi partisi, diğer yandan 12 Eylül yönetimi tarafından nasıl parçalanmak istendiğini anlatıyor bu öykü. Bir üçüncü niteliğini istiyorsanız bu kitabın, onu da söyleyebilirim: O dürüstlük, adalet ve hukuk adamının kendini parçalatmamak için nasıl çarpıştığını anlatıyor. Kendi partisine ve 12 Eylüldeki faşizme karşı. Hiç övünmeden, yalın ve sakin... Bir kitabı önemli yapmak için ilk ikisi yeterdi. Üçüncüsü, onu bir klasik yapıyor. Alınız, okuyunuz, artık örneklerine dinozor denilen bir adamı tanıyacaksınız ve insanlıktan kesilmekte olan umudunuz yeşerecek. Baskın Oran