Dikkat gazetesinin yazı odasındayız. Ortaya uzanmış boylu masanın ayıplarını gizleyen lahana yaprağı solukluğundaki yeşil örtü, mürekkepten püskürme benli... iskemleler, hokkalar, bütün öte beri gündelik ve hor kullanılmaktan kahvehane eşyasına dönmüş... bu kirlice görünüş, cemiyet, şehir, ahlak, iktisat, fen gibi her meseleye karşı kalemleriyle cirit oynayan yazarların gururlarına hiç de parlaklık verecek birer halde değil...kimi başını önüne eğmiş, kaşlar çatkın, dalgın çalışıyor: kimi bir elinde kalem ötekindeki, parmaklarının uçunu yakacak kadar küçülmüş izmaritten birkaç nefes daha tüttürmeye uğraşarak dünüyor: kim önündeki yarılanmış çay bardağının içine bakarak zihnine bir şeyler dolmasını bekliyor; kimi tercüme ettiği parçanın üzerine gülümsüyor.