Kendin olabilme ihtiyacı, insanın en köklü psikolojik ihtiyaçlarından biridir. Buna rağmen, sonunda paha biçilmez bir ödüle ulaşacak olsak da, ruhun aynasında kendine bakmak; kendinle yüzleşmek cesaret ister.
Ebeveynlerimizin "tutsakları" olarak başladığımız hayat yolculuğumuz boyunca ilişkide olduğumuz herkes ve her şey bize, kim olmamız gerektiğini öğretir. Her biri kendi içinde kendi travmasını barındıran toplumsal unsurlarla hemhal oldukça daha az biz, daha çok başkaları olmayı öğreniriz.
Bir ömür sürebilecek bu toplumsal kölelik halinden kurtulmak, özgürlüğe kavuşmak ancak kendimiz olmayı başarmakla mümkündür.
Bu özgürlük yolunun en önemli dönemeci kendinle yüzleşmektir.