Kafede caddeyi gören köşede bir masaya yerleşti. Zuhal'in gözleri yan masada oturan yaşlı bir çifte takıldı. Öylece bakakaldı ve her zamanki gibi uzaklara daldı. Onlar gibi olabilmeyi çok isterdi. İçi isyanlarla kabardı yine. Arzu'nun coşkulu sesiyle düşüncelerinden sıyrıldı.
"Nerelere daldın yine, ne içeceksin, her zamanki gibi kahve mi?"
"Evet"
"Zuhal, seni hiç iyi görmedim. Neyin var? Anlatmak ister misin? ..."
"Aslında somut bir şey yok. Ama yine de iyi değilim Arzu. Kendimi boşlukta hissediyorum, bütün uğraşlarıma rağmen yine de zamanı geçiremiyorum. Sanki gündüz akşama, akşamı gündüze zor yolcu ediyorum. Uykuyu unuttum. Canım sıkkın, yani tuhaf haller içindeyim. Yaşamımdaki taşları bir türlü yerli yerine oturtamıyorum."