Ulus-inşa süreçleri tarihe, toplumu bir arada tutacak yeni değerlerin üretilmesi gibi misyon yükler. 'Öteki'nin kurban edilmesi pahasına 'biz' duygusu yaratmayı amaçlayan bu değerlerin yaygınlaştırma ve meşrulaştırma aracı da elbette ki tarih eğitimidir. Elinizdeki kitap, kimi zaman görmezden gelinerek kimi zaman da artık politikleşmiş tarihsel tartışmaların içerisinde sadece rakamlara indirgenerek konu edinilen "öteki"yle empati kurarak onu anlama çabasıdır. Böyle bir çabayı gerekli kılan durum, ötekinin ilanında belli oranda pay sahibi olduğu düşünülen tarih derslerinin, bir anlamda sorumluluk alma zorunluluğudur.
Kitapta, bir ulus-inşa serüveni olan Cumhuriyet tarihi boyunca tarih ders kitaplarında kültürel faklılıkların nasıl ötekileştirildiklerinin öyküsü okuyucuya aktarılıyor ve aynı zamanda farklılıkların bir parçası olan azınlık öğrencilerinin seslerine kulak veriliyor. Fatih Yazıcı, Levinas'ın diliyle söylersek eğer, "ötekinin çağrısına cevap verebilmek için" onların tarih derslerinde neler hissettiklerini ve yaşadıklarını bu kitap aracılığıyla okurla paylaşıyor.