İşte böyle! Şu sıra, her ne yaşadımsa günü gününe yazdım. (Tam kırk gün olmuş.) Bu yazılanlar zor mu zor, uzun mu uzun, aynı zamanda göz açıp kapayıncaya kadar gelip geçen yazın ve yazının sonu, yeniden uyanışın, dirilişin başlangıcı olabilir mi? Niçin olmasın!
Çok şükür, manen maddeten dibe vurmuşken Allah'ın sayesinde yeniden dirildim. Bu sabah da gün doğarken uyandım; taş kuşunun saatinde, umudun, sevincin vaktinde. Belki de gelimli gidimli dünyadaki varlığımın son sabahıdır bu.
Her şeye rağmen içimde sevinç var. Niye acaba? Giderek azalan ömrümün, gitgide büyüyen, derinleşen gönül yarasının onulmaz sızısı yüzünden mi yoksa her öldüğünün ardından yeniden doğan yaşsız bir canın nice acıyla, sabır ve bekleyişle gencelen ruhundaki yaşama arzusundan mı? Allah bilir!
Hal vaziyet iyi sayılmasa da içim alabildiğine yoğun, güzel duygularla dolu.
Ne dönüp bakmak istediğim bir geçmiş var ne gelmesini beklediğim umduğum bir gelecek.
Hayattayım, iyi kötü yaşıyorum.
Hayat vahşi bir kısrak gibi duruyor önümde. Sadece onunla olmak; rahvan, ekşin ya da doludizgin bir gidişle gitmek istiyorum göklere, bizi yaratana doğru ve yıldızlardan bir yıldız olup ışıdığım gökte kaybolmak istiyorum, yeniden doğmak, dirilmek için.
Detay Bilgileri |
Dil | Türkçe |
Basım Tarihi | 2014 |
Yazar | Fırat Mehmet Eroğlu |
Sayfa Sayısı | 256 |
Kağıt | 2. Hamur Kağıt |
Kapak | Karton |
Basım Yeri | İstanbul |
Baskı Sayısı | 1 |
Ebatlar (YxG) | 14x20 cm |
Isbn No | 9786055009502 |