Bulut bile göremiyorum ki somurtmayı öğreteyim... Hoparlörle verilen buyrukları aynen yerine getiriyorum. Şunlar ve şunlar yasak, anladık. Yapmam gerekeni belki bin kere söylediler:
"Kemerleri bağlayın!" Bağlıyorum. Zincire vurulmuş gibiyim. Daha da beter! Hangi köle kendi elcağızıyla zincirlerini bağlar? Kovulmak bile yok uçakta. Bu kabustan kurtulmanın biricik yolu, iyi kötü bir şeyler üretmek. "Üretim" denen kutsal uğraşa dalınca insan, ellerinde çiçekler tutuşuyor. İsa'dan önce, İsa'dan sonra, şimdi hepsi aklımda. İsterse cola vermesin sarışın hostes! Kağıt ve kalem yeter. Yazıyorum.