Karanlık, ensemize kokmuş soğuk nefesini yayıyor; haksızlık mazgallardan bir zift gibi sokaklara yayılıyor; tedirginlik ve endişe insanlığa sanki bir celladın elleriyle, zorla rozet misali iğneleniyordu.
Korkunun imparatorluğu, tüm debisiyle beyinlerin kıvrımına yerleşiyor; simsiyah bir gaz bulutu masumları boğuyor; mülkün temeli bildiğimiz adalet bile bedenleri mülksüzleştiriyordu. Yani kısacası insanoğlu yüksek sesle sindiriliyor ve irade üç maymunu oynamak zorunda bırakılıyordu.
İşte bizimkisi böyle bir kentte sevdalı yürümeye gayret etmekten başka bir şey değildi... Bu kentten birçok kişi geldi, birçoğu da geçti. Ve mâzisi defterimde sadece bir iz olarak kaldı