Adını anımsamadığım bir kıyıda, karanlığın arttığı bir saatte kimin kullandığını, kaptanlığını kimin yaptığını bilmediğim bir gemide görünmeyen adam gibi dolaşmak, gizemlerle dolu bir yolculuk yapmak arzusundayım. Her şeyden uzaklaşmak isteyen yolcuların düşündükleri tek konu, yaşantılarını daha da iyiye götürecekleri bir limana ulaşmak. Ulaşacakları ülkenin adı 'mutluluklar ülkesi' idi. Yolculuklarda bir çok olaylarla karşılaşmış, dostlar edinmiştim. Ancak bu yolculuk diğer yolculuklardan oldukça farklı idi. Neden mi? Çünkü bu yolcular gemiye adım attıkları andan sonra kimliklerini gizleme yemini vermişlerdi.
Bu yapıtı yazmak da bir yolculuk olacaktı. Kitap yazmanın, okumanın yeri belli değil ki. Bu yolculuk aracının nasıl yüzdüğü kağıttan yapılmış bir sandal gibi mi? Suya bırakılmış boş bir şişe gibi mi? Yoksa bir bulut gibi mi? Gemi alıştığımız tipten değildi. Ne Nuh'unkine ne de aşk gemilerine benzemekteydi. Nasıl ayrıldığımı kimlerin kimlerle vedalaştığını görmedim. Ansızın yolculuğun karanlıkları içinde bulduk kendimizi.