Ova, ay ışığında kuzu gibi gülümsüyordu. Göğün yedi kat derinliği şaşırtıcı bir renk cinnetine girmişti. Batı'da Mazidağı'nın ardında, göz alıcı şimşekler karanlığı ipek gibi yırtıyordu. Doğu, ejderha başlarını andıran kara eflatun bulutların egemenliği altında, bilinen o ürpetici, gizemli sükunetini yaşıyordu. Peki Dicle neredeydi? Kavimlerin gamzesi parlar, narin, güleç kızı Dicle? Doğudan esen ferah bir yayla yeli, Dicle'nin kokusunu getiriyordu. Kuş yumurtası, çakal tüyü ve tomurcuk kokusunu... Bakışları büyümüş, yeni doğuran, saz endamlı gelinler, hastalık kapmasın diye bebeklerini şafak ışığında Dicle'ye gömüp çıkarıyorlardı. Bu yel, ayışığının yıkadığı bu yayla yeli çığlık ve lohusa kokuyordu.
Detay Bilgileri |
Dil | Türkçe |
Basım Tarihi | 2011 |
Yazar | Muzaffer Oruçoğlu |
Sayfa Sayısı | 574 |
Kağıt | 2. Hamur Kağıt |
Kapak | Karton |
Basım Yeri | İstanbul |
Baskı Sayısı | 3 |
Ebatlar (YxG) | 15x21 cm |
Isbn No | 9789756099186 |