O profesyonel bir yazar değil ve şu anda 80 yaşına merdiven dayamış durumda. Doğurduğu ve yetiştirdiği, biri profesör doktor, biri mimar, kocaman çocukları var. Kaybettiği rahmetli babam sayesinde şimdiye dek çok şeyler gördü ve yaşadı. Babamın subay olması nedeniyle İstanbul'un Çatalca Kazası'ndan Siirt'in Sason Kazası'na dek Türkiye'nin pek çok yerini gördü; görmekle kalmadı, insanlarıyla birlikte yaşadı ve içinde hissetti. İçten hissettiği için de onları kendince yeniden yaratmak istedi. Nasıl yaratabilirdi? Tabii ki yazarak... Yaşamı boyunca çevresinde gördüklerini kaleme alarak oluşturduğu küçük hikâyelerle tekrar yarattı, elbette kendisinden bir şeyler de katarak!
Bu kitaptaki küçük hikâyeler böyle doğdu. Ülkesindeki her bölgeden, her insandan, her bitkiden ve hayvandan bir koku aldı. Bunları birleştirdi ve bu öyküler doğdu.
Bu hikâyeleri okuyanlar, bu topraklarda yaşamış milyonlarca insanın sevecenliğini, tecrübesini, doğanın bilgeliğini, ağaçların yüceliğini, çiçeklerin kokusunu ve hayvanların sevgisini içlerinde hissedebilirler. İşte bu nedenlerle bu kitap okunmaya değer! -Prof. Dr. Vildan Ocak-
