"Panik atak geçiriyorsunuz", dedi doktor. Ben, panik atağın ne olduğunu bile bilmiyordum. Ya da şöyle diyeyim: Panik atak geçiren insanların panik halinde olup kriz geçirir gibi göründüğünü düşünüyordum. Oysa öyle değilmiş. İnsan kendini derin bir dehşet duygusu içinde bulur, ölüyorum zannedebilirmiş. Kalbinden bütün vücuduna doğru bir sıcaklık yayılır ve kalp atışlarını sadece kalbinde değil tüm vücudunda hissedermiş. Elleri titrer, nabzı hızlanırmış. Ama bunlar görünüşüne pek yansımazmış.
Hayatın kaç yüzü var? Kaçını gördüm şimdiye kadar ve daha kaçını göreceğim? Bu yüzünü daha önce gördüm de unuttum mu yoksa ilk kez mi görüyorum? İlk kez görüyorsam eğer, unutacak mıyım?
Ruhların da röntgeni çekilebilir aslında. Psikoloji bilimi diyorlar buna. Yatırıyorlar ruhunu masaya. İçinde neler var, geçmişte neler yaşamış? Bunların hangisi geçip gitmiş, hangisi şark çıbanı gibi asla geçmeyecek hasarlar bırakmış? Hangileri güzel izler bırakmış? Ölürken hangilerini beraberinde götüreceksin? Hangilerini götürüp uzak sandığın köşelere bırakmışsın, oysa onlar içinin köşelerindeymiş hala... Üstelik başköşelerde, sen farkında olmasan da...